Kokuşuk Suratlarımızın da Şefkate İhtiyacı Vardır

        Nereden çıktı bu kokuşuk surat derseniz, hemen başlayayım anlatmaya. Lisa McCourt tarafından yazılan, Cyd Moore tarafından çizilen bir kitaptan esinlendim. Beyaz balina yayınlarından çıkan, “Seni Çok Seviyorum Kokuşuk Surat” kitabı. Annenin çocuğuna karşı olan sorgusuz ve sonsuz şefkati, bana, insanın kendisine karşı gösteremediği şefkati hatırlattı. Annesi yatırırken uykuya yavrusunu “seni çok seviyorum” der ve yavrunun aklına bir soru gelir. “Kocaman, korkunç bir maymun olsam da beni yine de sever miydin?”

        Annenin cevabını tahmin etmek zor olmasa gerek. Onun için, muzlu pasta yapabileceğini söyleyen annenin, kendisi için, sadece kendi sevdiği türden bir pasta yaptığını düşünemiyorum. Kendisi çilekli pasta sevse de çocuğu sevmediği için muzlu pasta yemek zorunda olmak, annelik şefkatine dahil olsa da öz şefkat için sıkıntılı olabiliyor. Bir kez bile kendi istediği pastayı yapabilmek kendine şefkat göstermektir diye düşünüyorum. Bunu hak ediyorsun, kendin için bir şey yap.

            Kokarca gibi olan çocuğuna şefkat göstermek zor olmasa da, kendisi için bu tahammül edilemeyen bir durum olabiliyor. Kendine kızıp, haksızlık etmek bu kadar da kolay olmamalı diye düşünüyorum. Banyo yapmayalı kaç gün geçti sende bilemiyorsan da üzülme. Şefkatini esirgeme kendinden. Koşuşturmaktan yorgun düştün, banyo yapacak gücü bulamadın. Bu halinle de sev kendini. Başını okşa içindeki o minik çocuğun.

            İnsanın çocuğuna olan şefkatini ölçebilmek mümkün değil elbette. Peki, sadece çocuğuna mı göstermeli şefkatini? Kendisinin şefkate ihtiyacı yok mu? Alelade hazırladığı ekmek arasını, ayaküstü yiyerek koşuşturmayı kendine neden reva görür?  Her şeye yetişme çabası neden? Bazı şeyler olmayıversin. Üç çeşit yemek olmayıversin. Yemeğin yanında tatlı olmayıversin. Her şeye yetişebilmek için kendinden kısması ne kadar doğru? Yavaşlayıp, sakinleşerek ağzına aldığı lokmaları hızlıca değil de tadını alarak yemeğe başlamalısın. Beraberinde gelecek huzuru görünce daha önce kendini neden bu kadar hırpaladığını sorgulayacaksın.

         Kendine gösteremediğin şefkatin ağırlığını omuzlarında hissetmen, senden şefkat bekleyenler için de olumsuz sonuçlara neden olabilir. Kendine gösteremediğin özeni onlara da nitelikli gösteremediğini düşünüyorum. Senin yaşadığın huzursuzluğu karşı tarafta hissedecektir.

            Rahatlayabileceğin, kendine ait bir zamanın olması, çevresine de etki edecektir. İlla bir şey yapman gerekmiyor. Kendi kendine sessizce öylece kendinle kalman bile yetecektir.

            Her halinle kabul et kendini. Kızgınlık hallerinde okşa başını. “Geçecek,” de kendine. Derin bir nefes al. Devam et.

Yazar Hakkında

/images/betul-akbulut-1.png

Betül Akbulut

Yazar

Yazar hakkında

Yazarın tüm makaleleri

1 Yorum

Yorum yap